Sorgulanmayan hayat - Serzeniş 1

Hayat neyden ibarettir? 

Başarılar mı?
Başarısızlıklar mı?
Para mı?
İyi bir aile mi?
Doğru eş mi?
Doğru iş mi?
İyi arkadaşlıklar mı?
Güzel bir araba ya da ev mi?
Her istediğine sahip olabilmek mi?
Azla yetinmeyi öğrenmiş olmak mı?
Bir şekilde hayatta kalabiliyor olmak mı?
Etliye sütlüye bulaşmak mı? Bulaşmamak mı?

Yoksa tüm bunların bütününün bir bileşkesi mi? Hepsinden azar azar ama kararında bir sentez mi? Eğer öyleyse hayat ne anlama gelir?

"Denge"

Eğer her şeyin bir orta yolunu bulmak, aşırılıklardan kaçınmak hayatın anlamına tekabül ediyorsa bunu karşılayacak en doğru kelime denge'dir.

Hayatı nasıl dengede tutabiliriz?

Hayat dengede tutulabilir bir şey değildir. Neden mi? Şundan; hayat tek başınıza yaşadığınız bir şey değildir çünkü. Hayat, hele de içinde bulunduğumuz yüzyılda dibine kadar liberalliğe batmış olsak da bir ortaklaşalıktır. Kollektivitedir. 

Hayatı ortaklaşa yaşarken dengeyi kime göre kurmak zorunda kalırsınız? Kendinize göre mi? Cevabınız evetse hemen bir kahkaha patlatın. Çünkü dengeyi asla kendinize göre kuramazsınız(eğer oyunun kurallarını belirleyen kişi siz değilseniz)

İnsanlar bu kadar bencilken, insanlar bu kadar vurdumduymazken, insanlar bu kadar ilgisiz ve bilgisizken nasıl sizin kendi hayatınızı dengede tutmanıza müsade etsinler. Öyle insanlar var ki, sizin dengeniz ona bir zarar vermiyorken bile sizin dengesiz olmanızı canı gönülden arzularlar. Hiçbir şey yapamasalar gelir size omuz atarlar ve yıkarlar tüm dengenizi...

"E canım senin dengen de ilk rüzgarda sallanacaksa olmayıversin" diyorsunuz değil mi? Bakın hiçbir şey yapmadan benim dengemin yetkinliğini bile sorgulayıp karar aldınız farkında mısınız?

İşte biz insanoğlu böyle birbirimizin kurduyuz. Hobbes yanılmadı tabii ki.

O sebeple denge dediğimiz konu çok zorlu ve karışık bir mevzu. Elimizden geleni yapsak da bu kısıtlı imkanlar içinde bir şeyleri başarabilmek her zaman zor olacaktır.

Bence hayatın bir anlamı var mı?

Bu sorunun yanıtının evet olmasını çok derinden arzuluyorum. Hayat anlamlı olmalı. Bir ilahi plan çerçevesinde anlama sahip olmasa da biz onu anlamlı kılacak bir şeyler yaparak onu anlamlı hale getirmeliyiz. Yoksa tutunmak sence de zor olmaz mı?


Sınırlarını zorlamak mı? Yoksa sınırlardan dahi uzak durmak mı?

İki soruyu da istesem meşru bir zemine çeker cevaplarım ama bu kendimi kandırmaktan başka ne anlama gelir ki? Sınırları zorlamak, hayatı uç noktalarda yaşamak, pes etmemek, mücadeleden kaçmamak gibi şeyler kulağa harika gelmiyor mu? Sizce de taktire şayan değiller mi? Öyleler.

Peki bu durum sınırların ötesinde ne olduğunu hiç aklından geçirmeden benim tabirimle mazbut ve kuru bir yaşam sürüp çekip gitmiş insanları daha aşağı bir seviyeye mi çeker? Onlar daha az meraklı oldukları, bazı şeyleri sizin kadar mücadele etmeye değer görmedikleri için sizce kötüler midir?

Her birey insanlığa faydalı olmak zorunda mıdır?

Bu faydalı olmak kısmını labaratuarlarda sabahlamak ve her yeni güne bir keşifle başlamak olarak algılamayın. Yeri geldiğinde iyi bir evlat yetiştirmek (iyi den kastım toplumsal normları bilen ve onlara itaat etmeyi bir terbiye biçimi olarak algılayan birey), yeri geldiğinde toplum için özgeci bir davranış sergilemek vs. Bunlar da insanlığa bir şekilde faydalı olmak değil midir?

Pek sokakta dilenerek şarap parasını ve karnını doyuracak harcırahı kazanıp günü bir şekilde tamamlayan evsiz kişiden de bir fayda beklemeli miyiz? Ya da faydalı olmuyor olması onu suçlu yapar mı? Hiç durup acaba doğru şeyi onun yapıp yapmadığını soruyor musunuz kendinize?

Bugün içinde yaşadığımız toplum ve devlet düzeni en ideal ve en uygun düzen midir?

Bu soruya evet cevabı verecek kişiye "ahmak" yaftasını yapıştırıp oradan hızla uzaklaşmamız gerekir bence. insanlık 2bin 500 yıldan fazladır devlet ve toplum üzerine düşünüyor ve pratikler üretiyor, Ütopyalar ortaya atıyor, ideal devleti tanımlıyor. Hepsinin kendisine sorduğu bir soru var, önemli olan devlet mi? birey mi? toplum mu?

Bu üç sorunun yanıtı da bizi bambaşka yerlere götürüyor. Amacınız sadece devlet kavramını yaşatmak olabilir mi? Evet tarihte buna birçok kez tanıklık edilmiş. Peki insan olmadan devlet olur mu? Hayır olmaz. Peki insana zarar verdiği halde var olan devlet olabilir mi? Evet olmuştur ve hala olmaktadır. O halde söyler misiniz bayım, devletin varlık sebebi insansa, yani devlet insan için varsa, devlet nasıl olur da insanın aleyhine var olmayı insanlara dayatabilir? Bunu kabul ettirebilir ve hatta kasabın bıçağını yalayan dana gibi kendine hayran bıraktırabilir? Aklınızı çıldırmamak elde mi?

Amacınız bireyi temele almaksa, bireysel hak ve özgürlükler üzerinden bir sistem inşa etmekse toplumu göz ardı etmek zorunda kalırsınız. Zira bireyin yararına olan her şeyde toplumun zararına, toplumun yararına olan her şeyde de bireyin zararına bir eylem var demektir. Yani ikisi bir arada yürümez. 

Aslına bakarsanız bu üçü bir arada yürümez. Yürümüyor da zaten. Kör topal yol alıyor sadece. Bunlar da insanlık olarak bizim itaatkarlığımız, güce karşı duyduğumuz dinmez, tükenmez arzu yüzünden gerçekleşiyor.

Biz hala fanatizmin bataklığındayız. Hala devletin neden var olduğunu anlayamadık. Hala ona neden boyun eğdiğimizi, ona neden güçlerimizi devrettiğimizi sorgulamayı başaramadık. Bürokrasinin neden var olduğunu, neden yöneticileri seçimle başımıza getirdiğimizi kavrayamadık...

Ben ne demek istiyorum? Nereden başladım nereye geldim?

Hayatın ne olduğunu sorgulayarak başladım konuya. En sonunda da devletin mahiyetine kadar geldi konumuz. Bu kaçınılmaz bir sondur bence. Hayatı sorgularken içinde bulunduğun sistemi ve onu domine eden yönetim biçimini hesaba katmazsan, en önemli değişkeni göz ardı etmiş ve yanlış hesap yapmayı en başından göze almışssın demektir. 

Ben serzenişte bulunmak için kaleme aldım bu yazıyı. Bir amacım yoktu. Kendi içimde bir hesaplaşma peşindeydim, sözcükler birbirine bağlana bağlana bizi buraya kadar getirdi. İçinde en bol soruyu barındıran yazım sanıyorum budur. İçindeki sorular belki sizin de içinizi gıcıklar, belki sizler de birkaç soru eklersiniz yorumlara.

Hayat umarım amacı olan, güzel bir şeydir. Yoksa yaşamaya değmez diye düşünüyorum.

ayrıca;

"Sorgulanmayan hayat, yaşamaya değmez."
Platon

Yorumlar

Popüler Yayınlar