"Not almak" üzerine.

Değerinin yeni yeni farkına vardığım bir şeyi sizlerle paylaşmak istiyorum: "Not almak"

Eminim içinizden "günaydın, uyan da balığa çıkalım" gibi bir düşünce hızla geçip gitti. Evet, aslında bana gerçekten bu konuda gün aydın. Çünkü ben bu işin önemini anlayalı çok az zaman oldu.

Peki bu konuda yeni öğrendiğim şey ne ola ki beni üzerinde düşünüp, birkaç şey karalamaya itmiş olsun? 

Açıklıyorum, ben not almanın ne kadar değerli bir şey olduğunu öğrendim.

Üniversite yıllarımda, özellikle ikinci sınıfın ardından kendimde unutkanlık ibareleri fark etmeye başladım. Olur olmaz şeyleri unutur oldum. Yapmayı planladığım şeyler aklımdan uçuyor, iki saniye önce düşündüğüm şeyi, 10 dakika sonra uzun uzun hatırlamaya çalışıyor fakat bir türlü başarılı olamıyordum. (Yazının buraya kadar olan kısmı sanki unutkanlığa iyi gelen bir ürünün tanıtım virali gibi oldu farkındayım :))

Kısacası, hiç olmaz sandığım şey bana da olmuş, unutkan olmaya başlamıştım. Ne yapacağımı bilemez halde sağa sola sordum, arkadaşlara danıştım fakat benden başka pek de bu konudan muzdarip olan yoktu. Neyse uzatmayayım.

Bu duruma yakın zamanda bir çözüm buldum. Başlıktan da anladığınız üzere not alıyorum. Çünkü insan aklının kusurunun unutkanlık olduğuna kani oldum. Artık yapılması gereken en güzel şey, önemli olduğunu düşündüğünüz, hatırlamanız gerekeceğine emin olduğunuz her şeyi not almak. Nasıl olsa hatırlarım demeyin. Aklınızdan öyle hızlı uçup gider ki, siz bile şaşırırsınız.

Bir tarih, birkaç kelime hatırlatıcı anahtar sözcük yeterli. Böylece ihtiyaç duyduğunuzda o bilgi hala o kağıt parçasının ya da dijital ekranın üzerinde tüm detaylarıyla duruyor olacak.

Buraya kadar olanı, pratik yaşamıma katkı sunan kısmıydı. Ben birkaç cümle de düşünsel olarak ne hissettiğimi ifade etmek istiyorum.

Yazının icadı için çok klasik olarak insanoğlunun kayıt tutma ihtiyacından doğmuş olduğu düşüncesi hakim kılınıyor. Buna katılıyorum. Üretim ilişkilerinin gelişmesi, ticaretin gelişmesi vs gibi durumlar, akılda tutulması mümkün olmayan yığınla veriyi ortaya çıkarmış olmalı. Bunun ardından insanoğlu kendisi için anlamlı işaretler geliştirmeye başlıyor. Mesela belli sayıdaki çizgi, belli bir miktarın kaydını tutmuş oluyor. Bazı birleşmiş işaretler kişileri, yerleri, ürünlerin isimlerini imliyor. Bu sayede birçok karmaşık veri, onu anlamlandırabilen (o işaretleri tanıyan) kişiler için harika bir veritabanı oluşturmuş oluyor.

Gördüğünüz gibi basit bir ihtiyaç bizi bugünlere getirmiş. Artık yazı yazmaya üşenen, eline kalem almak yerine bilgisayar tuşlarına dokunmayı tercih eden bir nesil olduk diyebiliriz. Ama ben, not almanın zevkini keşfettikten sonra, çeşit çeşit kalemlere meraklandım. Farklı renkler, farklı yazı biçimleri...

Yazdığım bir metne baktığımda, bir kelime de olsa, bir düzine sayfayı doldurmuş da olsam, içimde tuhaf bir his oluşuyor. Oraya bıraktığım anlamlı işaretler, ben onları tekrar hatırlamak istediğimde hiçbir yere kıpırdamadan, aylarca, yıllarca orada duracaklar. Bana ihtiyacım olan bilgiyi tekrar sunacaklar. Kendimle ilgili hiç unutmam sandığım anılarım bile aklımdan çıkıp giderken, bir Günlüğün değeri, zannımca hafızamdan çok daha değerlidir. Tabii ki bir günlük içerisine tüm anlamlı ilişkileri yazma imkanımız yok. Zaten hafızamızda olan, yerler, kişiler, dönemler vs. gibi şeyler, günlükteki olay örgüsüyle tekrar anlam buluyor. Yani hafızamızı çok yabana atmaya da gerek yok. Hafıza olmadan, maalesef anlamlı işaretleri okuyabilsek de olay örgüsü zihnimizde yeniden canlanmayabilir.

Küçükken öğretmenlerim günlük yazın günlük yazın diye defalarca telkinde bulunurdu. Ben hep günlük yazmayı işte bugün şunu yaptım, şunlar geldi, şuraya gittik gibi şeyleri yazmak zannederdim. Dişlerimi fırçaladığımı bile yazmaya kalkardım. İşte bu yüzden asla uzun ömürlü olmadı günlük tutma çabalarım. Öğretmenlerimizin de hatası vardı bu konuda. Asla açıklayamamışlardı günlük tutmanın ne işe yaradığını, nasıl tutulması gerektiğini. Biz de Çılgın Bediş'ten öğrenmiştik günlük tutmayı. O yüzden bir b*ka yaramadı maalesef.

Neyse ki artık günlük tutmanın, not almanın, bir şeyleri yazı dilinin güvenli kollarına bırakmanın huzurunu yaşıyorum. Biliyorum ki onlar orada. Başlarına bir şey gelmediği sürece de orada olacaklar. Size tavsiyem, bu konuyu bir de bu açıdan düşünmeniz. Bir kenara not aldığınız önemli bir bilgiye şöyle bir göz atıp, şaşırmayı deneyin. Çünkü gerçekten inanılmaz bir şey. Kokuları not alabilmek kadar ilginç, düşüncelerimizi not almak. Aklımızdan geçen bir şeyi, kağıdın üzerinde de görebilmek ne kadar güzel bir duygu.

Okuduğunuz için teşekkür ederim. Kitaplığınızdaki sayfalarca kitabın da birilerinin unutmamak için not aldığı çok değerli bilgiler barındıran nesneler olduğunu unutmayın. Oradaki işaretlerin sizin için de anlamlı olduğunu bilmenin mutluluğunu yaşayın. Bedenleri çoktan yok olmuş insanların, düşüncelerinin hala aramızda bu anlamlı işaretler aracılığıyla capcanlı varoluşunu iliklerinize kadar hissedin.

Esen kalın.

17.11.2018 Tarihli düzenleme/ekleme

Bu yazıyı kaleme aldıktan ortalama 7 ay sonra, Barış Özcan'ın 2016 Ağustos'unda yayınlamış olduğu bir videosuna denk geldim. O da not almak ve neden not almamız gerektiği üzerine benzer ve daha öğretici şeyler paylaşmış. Ben de o videoyu buraya ekleme kararı aldım. İyi izlemeler.









Yorumlar

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi akıcı ve anlaşılır bir dille ifade etmeye özen gösteriniz. Küfür ve kötü söz kullanmayınız.

Popüler Yayınlar