Kitap karşılaştırması: Gazi Mustafa Kemal Atatürk & Mustafa Kemal
Merhabalar.
Birkaç küçük noktaya temas eden ve çok hızlı fikir sahibi olmanıza kapı aralayacak bir yazı olduğunu ifade ederek başlamak isterim.
İlk kısa bilgi notu;
"1) Yılmaz Özdil, “Mustafa Kemal” kitabıyla rekor kırdı; şu an baskı adeti 780 bin. 1 milyonu aşması bekleniyor…
2) İlber Ortaylı, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk” kitabı 450 bin adet sattı…." Kaynak
Bu bilgi 30.10.2018 tarihinde paylaşıldı. Özdil'in kitabının büyük bir kampanyayla satışa çıktığını ve büyük hedeflerle oluşturulduğunu bilmeyenimiz yoktur.
Gelelim karşılaştırmaya.
Öncelikle iki kitabın da yakın zamana kadar Atatürk ile ilgili olarak yazılmış en detaylı içeriğe sahip kitaplar olduğunu söylemekte yarar var.
A) Mustafa Kemal (Yılmaz Özdil)
Kitabı elinize aldığınız andan itibaren büyük bir merakla okumaya başlıyorsunuz. Ulaşım araçlarında çok fazla kitap okuyabilen biri değilim. Fakat o kadar merak içerisindeydim ki yollarda bile okudum.
Kitapta şunu fark ediyorsunuz. Herhangi bir detay bilgiyle karşılaşınca "neden bunu daha önce hiç merak etmedim?" diye kendinize soruyorsunuz. Misal birçoğumuz Atatürk'ün çocuğunun olmadığını biliyoruz fakat akrabaları var mı? Şu an hayatta olan uzak veya yakın akrabaları kimlerdir? gibi bir soruyu kendime hiç sormadığımı fark ettim.
Bunun dışında özel yaşamıyla ilgili muazzam detaylar öğreniyorsunuz. Onu hep ciddi, kararlı, zeki ve buna benzer özellikleriyle tanıyor ve hatırlıyoruz. İçimizi ısıtan birçok resmini görmüşüzdür fakat yine de bu algımız değişmemiştir. Aslında birçok şeyi bizlere yani topluma örnek olsun diye öncülük ederek gerçekleştirdiğini öğreniyoruz. Birkaç örnek vermek gerekirse, yanlış hatırlamıyorsam Florya sahilinde mayosunu giyip denize giriyor ve resimlerini çektiriyor. Hem de bol bol. Topluma bu konuda örnek olmak istiyor.
Peki Atatürk'ün sonradan yüzme öğrendiğini biliyor muydunuz? Ve bunu bir eğitmen eşliğinde değil, teorik bir kitaptan okuyup kendi kendine tatbik ederek başarıyor. Hayat boyu öğrenmenin bir örneği.
Kadının toplumsal yaşama katılımını desteklemek için eşiyle birlikte dışarı çıkıyor, sinemaya, tiyatroya gidiyor. Eşiyle birlikte yemeğe çıkan, dışarıda vakit geçiren vatandaşlarımızla karşılaştığı zamanlarda onlarla konuşuyor ve bu konuyla ilgili taktirlerini sunuyor.
Ne kadar çok sayıda manevi evladının olduğunu, onların eğitimi ve sosyal yaşama katılımları için neler yaptığını öğreniyorsunuz.
Ölümünün ardından, kızkardeşinin (Makbule) ne kadar tuhaf isteklerde bulunduğunu öğrenip şaşırıyor ve üzülüyorsunuz.
Annesi Zübeyde Hanım'ın sonradan tekrar evlenmesi sebebiyle aralarına soğukluk girmiş olduğunu bilmediğinizi fark ediyorsunuz. (tabi bunu tek bilmeyen de ben olabilirim)
Çalışma azmine hayran kalıyorsunuz. Yıllarca savaş meydanlarındaki başarılarıyla tanıdığınız Atatürk'ün diplomatik başarılarına tanık oluyorsunuz. İletişim becerilerini görüyorsunuz. Köşkte kurulan sofraların aslında bir yemek buluşmasından ziyade, memleket meseleleri sofrası olduğunu fark ediyorsunuz. Misal, ekonomi ile ilgili bir görüşme yapmayı planlıyorsa, o gecenin davetlileri ekonomi alanında otorite olabilecek kişilerden oluşuyor. Masada herkesin önünde kağıt ve kalem bırakılıyormuş. Yemek yeniyor fakat açık görüşlülükle mevcut problemler ortaya dökülüp tartışılıyor. Ya da aynı durum tarih ile alakalı, siyaset ile alakalı konular için de uygulanıyor. Yani hiçbir an, boş bir safahat amacıyla değerlendirilmiyor.
En üzücü bilgilerden biri ise (benim adıma) kitap hakkında fazla spoiler* vermiş olacağım ama söylemeden de edemeyeceğim. Atatürk'ün Savarona Yatı'nı bekleyişi. Kendi ifadesiyle "bir çocuğun oyuncağını beklediği gibi bekledim" dediği Savarona. Maalesef ki hastalığı sebebiyle 2 ay bile vakit geçirememiş yat içerisinde...
Olumsuz bir şey var mı?
Evet, Özdil'in kitabının baştan sona tek eksiği, tek olumsuz yanı kaynakça. Üzerinde 10 yıl çalışılmış bir kitap, binlerce gazete sayfası, onlarca kitap, video, belgesel, film vs. incelenmiş fakat kaynakça yok. Yılmaz Özdil bu konuda bir açıklama yaptı mı ya da kendisine bu konu soruldu mu bilemiyorum. Ancak bu bence çok büyük bir eksiklik. Hangi bilginin hangi kaynaktan alındığını öğrenememek çok üzücü. Ya da yararlanılan kaynaklardan bizim de haberdar olup bizim de faydalanmamız çok iyi olurdu. Bunun bir gözden kaçırma olmadığı aşikar. Soru ise şu; neden gözardı edildi?
B) Gazi Mustafa Kemal Atatürk (İlber Ortaylı)
İlber Hoca'nın bu kitabı, diğer kitaplarından çok farklı. Bunu söylerek başlamalıyım. Hoca'nın çoğu kitabı Akademik yayın olduğu için ya belli konulardaki makalelerinin derlemesinden oluşuyor ya da bir konu hakkındaki özel çalışmasından ortaya çıkıyor. Bu durum çoğu zaman anlatım diline sirayet ediyor ve daha bir resmiyet katıyordu. Fakat Gazi Mustafa Kemal Atatürk kitabı, yine akademik düzeyde yazılmış bir kitap olmasına rağmen dili çok sıcak ve okuması çok zevkli.
Aslında Özdil'in kitabı gibi bu kitap da Atatürk'ün yaşamının daha detaylı anlatımını içeriyor. Özdil kitabını daha dar anlamda Atatürk'ün şahsiyeti ile sınırlandırmışken, İlber Hoca sanıyorum akademisyen olmanın yıllar içinde kanıksattığı bakış açısı sebebiyle, Atatürk özelinde dönemin sosyal, siyasi ve tarihsel gerçekliğini de dahil etmiştir. Bu, olaylar ve durumlar arasında daha rahat bağlantı kurmamızı sağlıyor.
Misal Özdil'in kitabında Atatürk'ün ittihatçılarla arasının iyi olmadığını ve onlardan ayrıldığını öğrenebilirsiniz fakat Atatürk'ün ittihatçılardan neden uzaklaştığını, anadoluya geçer geçmez ittihatçılarla hiçbir bağlarının olmadığını deklare ettiğini Ortaylı'nın kitabından öğrenebilirsiniz.
İlber Hoca'nın kitabının en güzel yanı kaynakçaya ve dolayısıyla delillere sahip olması. Artık her şeyi ispatla mükellef olduğumuz mevcut dönem anlayışında bu vazgeçilmez bir özellik.
Kısaca özetlemek gerekirse bu iki kitabı birbirinin tamamlayıcısı olarak kütüphanemizde bulundurmamız gerektiğini düşünüyorum. Atatürk'le ilgili, son dönemde artan kitap çalışmalarını da zevkle takip ediyorum. Hepinize iyi okumalar diliyorum.
İki kitabı da muhakkak edinmenizi tavsiye ederim.
İyi okumalar.
Esen kalın.
Bence de kaynakça olsa iyiydi, bazılarını nereden edindiğini metin içinde yazıyordu ama toplu bir liste olsaydı daha güzel olurdu:)
YanıtlaSilEvet, kitabın lezzetine lezzet katardı. Fakat yok.
Sil