Başarılı olmanın formülü...

 

Image by Free-Photos from Pixabay 
İronik bir resim. Başarıyı yine çabaya bağlamış

Bugün kutsanmış bir yanılsama hakkında konuşmak istiyorum. Bunun bir yanılsama olduğu fikrine yaşım ilerledikçe daha sıcak bakmaya başladığım için bu yazıyı kaleme almaya karar verdim.

Başarı, başarılı olmak. 

Bunlar çoğu zaman aklımızın bir köşesinde olan sözcükler. Hepimiz yaşamlarımızı daha anlamlı kılacak, kendimizi işe yarar hissetmemize fırsat verecek olan o sihirli eylemi bir kez olsun gerçekleştirmek ve ardından şu cümleyi kurmak istiyoruz;

"vazgeçmedim, çok çalıştım, inandım, peşini bırakmadım, irademi korudum, acıya katlandım, kısaca başarının bedelini ödedim"

Hepimizin onlarca belki yüzlerce planı, yeni kararları var. Bunlara yeni başlangıçlar olarak kabul ettiğimiz dönemlerde daha da fazlasını ekliyoruz. Yeni yıl başlayacağında herkes bunu bir milat olarak kabul eder. Defalarca denedik değil mi? Yeni yılla birlikte yeni kararlar alacaktık ve bunları tavizsiz uygulayarak biz de o zevki tadacaktık.

Okunacak kitaplar, gezilecek ülkeler, tadılacak yemekler, başlanacak spor etkinlikleri, ailemize daha fazla zaman, iş stresini daha az yaşamak, uzun yürüyüşler, güzel günler...

Milat olarak kabul edebileceğimiz bir dönem geldiğinde hiç şüphesiz hepimizin aklından bunlar geçer. Birçoğunu da uygulama konusunda her zamankinden kararlı olduğumuz anlar olur. Ama kendimize ve kararlarımıza ihanet ettiğimiz o ilk anda balonun tüm havası söner ve bir yılın daha eski alışkanlıklarımızla geçip gideceğini ilk saniyeden fark ederiz. Kaybederiz.

Bu yazı ne anlatıyor?

Başarının bir formülünün olmadığını anlatıyor. Bu yazı, yüzyıllardır kutsanmış olan ve başarının amentüsü olarak kabul edilen tüm o çabaların aslında başarı için yeterli olmadığını görmemizi sağlamaya çalışıyor.


Gerçeği okumak ister misiniz?

Bugün videolarda izlediğimiz, kitaplarda okuduğumuz, gazetelerde gördüğümüz, bizzat şahit olduğumuz o başarı hikayeleri milyarlarca insanın içinden süzülüp çıkmış 15-20 bin kişilik bir azınlığın hikayesidir. 

Onları dinleriz. Onlar anlatırlar. Başarı için inanılmaz rutinleri vardır. Hepsi de ilginç gelir kulağa. birçoğu güne çok erken saatlerde başladığını, spor yapmadan asla bir günlerinin geçmediğini, gün ortasında saçma saatlerde uyuyarak zinde kaldıklarını falan anlatırlar. Daima çalışma masaları ve ofisleri vardır.

En önemlisi de hepsi aynı duayı tekrar eder. Başarılarının sırrı çok çalışmak, inanmak, vazgeçmemek, irade sahibi olmak, acıya katlanmak, başkaları eğlenirken bol bol çalışmak. Evet onlar bu duayı hayatlarına uyguladıkları için başarmışlardır. 

Gerçek şu ki bu duayı yaşamlarına uygulayan ama başarısız olan milyonlarca insanı kimse fark etmiyor. Yıllarını inanılmaz disiplinle, çalışmayla, tavizsiz ve kuralları muntazam olan bir düzenle geçirmiş, çok çalışmış, çok çabalamış, iradesini sağlam tutmuş, tüm acılara göğüs germiş ama yine de başarılı olamamış milyonlarca insan var. 

Tüm insanlık, bu birkaç bin kişilik şanslı azınlığın duasının gerçeğin ta kendisi olduğuna inanmayı sürdürüyor. Apaçık ortada duran gerçeğe gözlerini kapatarak. 

NEDEN?

Peki biz neden hala bunları kutsayan bir avuç başarılıya inanıyoruz?

Çünkü bize başarının duası olarak yutturulan tüm eylemler uygulaması ve sürdürmesi zor şeyleri ifade eder. Biz de aslında başarılı olamayışımızı şanssızlığa dayandırmak istemeyiz. Çünkü bir avuç başarılının başarılı olma sebebinin sadece "şanslı" olmalarından kaynaklandığını bilmek bizi üzer. Onlar başarılıdır çünkü bizden çok çalışırlar, bizden daha fedakarlardır, bizden daha dirayetlidirler. Bu ifade onların şansları yaver gittiği için bulundukları yere geldikleri düşüncesini alaşağı eder. Böylece bizim de başarılı olma ihtimalimiz kendi içimizde saklı kalır. Biz ne zaman istersek o zaman başarılı olabileceğimize inanmaya devam ederiz. 

O halde?

O halde başarının formülünü hepimiz bildiğimizi kabul ederiz. Ama başarı konusunda hiçbir çaba göstermeyiz. O yüzden de başarısızlıktan yakınmayız. 

Bu şuna benziyor. Girmediğiniz bir sınavda her zaman en yüksek puanı alma şansınız vardır. Siz o sınava girerseniz kapasiteniz ortaya çıkar. Girmezseniz potansiyelinizin en yükseğe uygun olduğunu iddia etme şansınızı kimse elinizden alamaz.

Biz de başarının bir anahtarı olduğunu, o anahtarı kullanarak hepimizin başarılı olabileceğini düşünüyoruz. Başarmayı denemediğimiz sürece hepimiz başarılı olma adayıyız. Ama denersek yüksek bir ihtimalle başarısız olacağız. 

Özetle...

Başarının bir doğa yasası, bir matematiği yoktur. Tüm başarı duasını yerine getiren milyonlarca insan başarısız oldu. Ve başarısız olmaya da devam edecek.

Yorumlar

Popüler Yayınlar