Koronavirüs Mektupları 7 - Ekonomik Boyutlar
Merhaba arkadaşlar.
Son mektubumu 11 mayıs 2021 tarihinde yayınlamışım. 6 nolu mektup.
Türkiye'de son mektubumdan bugüne dek olanlara biraz değinmek istiyorum. Covid kaynaklı ya da covid dayanak gösterilerek ortaya atılan tüm yasak ve kısıtlamalardan 2 tanesi hariç tamamı kaldırıldı. Biri hastanelerde maske takma zorunluluğu, diğeri ise 2020 yılında getirilen, gece 00.00 sonrası müzik yasağı. Müzik yasağı esnetilerek gece 01.00'a çekilmiş olsa da hala yasak devam ediyor. İlgili linkte de göreceğiniz üzere bu durum Danıştay'a taşınmış durumda. (Müzik yasağı hakkında daha detaylı bir haber için tıklayınız)
Bu yazıyı bugünlerde okurken şaşırmayacaksınız biliyorum. Maske takmayı çok çabuk unuttuk. Hatta şu an maskeli birilerini gördüğümde, pandemi öncesindeki kadar şaşırdığım bile oluyor. Ancak bu yazıyı yıllar sonra okuduğunuzda "evet ya gerçekten ne de çabuk unutmuştuk maske takmayı, kolonya gezdirmeyi, satın aldıklarımızı sirkeli suyla yıkamayı" diyeceğinize eminim.
Pandemi sürecinde hafta sonu kısıtlamaları, akşam 22.00'dan sonra sokağa çıkma yasakları, maske zorunluluğu, kalabalık ziyaretlere yasaklar, neler neler gördük. Hatta karı kocayı, sosyal mesafeyi korumadıkları için aynı motora bindirmeyen polis memurları bile gördük. Hala anlamakta güçlük çekiyorum o saçma tavrı. Aynı yataktan çıkıp, sokağa inen insanları, aynı motosiklete bindirmeyen polislerimiz var. Trajikomik.
Yasakların kalkması, saçma uygulamaların bitmesi bizi bu pandemi rüyasından uyandırmaya yetmedi. Çünkü bu gerçekten bir rüya gibiydi. Çocukların çok bir şey anlamadığı, gençlerin tatil olarak görüp bilgisayar oyunlarına falan gömüldüğü bir dönemde yetişkinler ne yapıyordu? Çocuklardaki merak onlara sirayet etmişti. Uzun yıllardır dünyada idiler ve ne savaşa katılmış ne kıtlık görmüş ne de böyle bir salgınla karşılaşmışlardı.
Biraz ölüm korkusu, biraz sevdiklerini kaybetme korkusu içinde bu belirsiz sürecin onlar ve aileleri için neler getireceğinden habersiz tabiri caizse yuvarlanan kaya gibi sürecin sona ermesini bekliyorlardı.
Sizce de biraz büyülü bir yanı yok muydu? Eski nüfus sayımlarından beri böyle evde durmalı işlere hiç tanık olmamıştık. Bir cumartesi ya da pazar günü, havalar sıcak, sokağa çıkmak yasak. Tüm şehir evde. Dışarıdan ne araba geçiyor ne bir korna sesi var. Şehir neredeyse sessiz denebilecek durumda. Gökyüzü açık. Egzoz gazı ortalıktan çekilip gitmiş. Toz toprak yaratan hiçbir hareket yok. Durağanlık çok dikkatimi çekiyordu o günlerde...
Neyse hepsi geride kaldı. Yeni bir dönem başladı. Hepimiz artık bu sorunun geride kaldığını düşünmeye ve işlerimize tam zamanlı dönmeye başlamıştık ki Özgür Demirtaş canımızı sıkacak şeyler söylemeye başladı. İşin kötüsü haklı çıkacağını da hissediyorduk ama o kadar da konduramıyorduk.
Başlarda yasaklar kalkınca herkes kendini sokaklara atmıştı. Yeme içme sektörü biraz zam yapmıştı ama o kadar olurdu diye hepimiz kuzu kuzu kabullenmiştik. Alışveriş, giyim kuşam işleri tekrar normale döndü. Hepimiz fiyatların artmasından rahatsızdık ama aklımızdan geçen tek şey o kadar kapanmadan sonra bunun normal olabileceği yönündeydi.
Ardından bir kırılma oldu. Enflasyon artmaya başladı. Meğer tüm dünyada pandemi sürecinin belirsizliğini atlatabilmek için hükümetler para basma yoluna gitmiş. Şu süreci bir atlatalım da gerisini sonra düşünürüz kafasıyla günü kurtarma çabasına girmiş koskoca dünya. Tabi 2 yıl süren bir salgın dönemi sonuna gelince (belki de artık sonu gelsin, ekonomilerin dayanacak gücü kalmadı düşüncesiyle, bile isteye bitirilen) gerçekler gün yüzüne çıkmaya başladı.
Önce asgari ücrete zam geldi. Hem de kallavi bir zam. 16.12.2021 tarihinde %50 oranında bir zamla asgari ücret 4.250 TL oldu.
Özgür Demirtaş da dedi ki bu zamma çok sevinmeyin birkaç aya kalmaz paranız pul olacak, zamsız haliyle aldıklarınızı bile alamayacaksınız bu yeni dönemde dedi. Haklıymış...
Sonra bir zam yağmuru başladı. Rusya Ukrayna'ya saldırı başlattı. Bu da tuz biber oldu dünya ekonomisine. Ayçiçek yağı ve un konusunda bir azalma olması sonucu fiyatları fırladı. 5lt yağ 40-45 tl bandındayken bugün en ucuz ayçiçek yağı bim mağazasında 155tl.
Mesela üstteki tabloda bugüne ait yakıt fiyatlarını görebilirsiniz. Alttaki de tam 1 yıl öncesinin fiyatları.
İnanılmaz şeyler yaşıyoruz ama kimse artık yadırgamıyor. Belki nasıl olsa düşer düşüncesindeyiz Belki de anlamlandıramıyoruz bu süreci. Anlayamıyoruz belki de. Maaşlarımız 2 katına bile çıkmamıştı ama aracımıza aldığımız yakıt, meyve sebzemizi taşıyan nakliye kamyonunun doldurduğu mazot 4 katına çıkmıştı. Bunlar da kademe kademe çarşıya pazara yansıyordu.
Öyle veya böyle 2022 haziranının sonuna gelmeyi başarmıştık. Ara zam konusu iyiden iyiye dillendirilir olmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan zam için 2022 aralık ayını işaret ediyordu Nisan başında. Sonra baktılar ki iş olacak gibi değil, yakın zamanda seçim de var, zam yapmaya karar verdiler. Tabi aynı zamanda jet hızıyla meclisten 2022 yılı için hükümetin ek bütçe talebi de geçti. Sene başında yapılan bütçe senenin ortası gelmeden bahçelinin deyimiyle kiriştek gibi dönmüş, beyninin üstüne çakılmıştı. Asgari ücret 1 temmuz 2022 tarihi itibariyla 5.500 tl'ye yükseltildi. Hepimize hayırlı olsundu.
Pandemi sürecindeyken bunların hiçbirini hayal etmemiştik. Başımıza bir bir gelmeye başladı acı senaryolar.
Bir hastalığın küresel olarak yayılma sürecinin ardından bir ekonomik krizin küresel yayılımına tanıklık ediyoruz. Buradan sonrası belki hayal gücümüzün sınırlarını zorlayabilecek kadar derin sonuçlar getirecek bilemiyoruz. Yıl sonuna kadar neler olacak bilemiyoruz.
Eskiden 1 milyon liralık ev (eski parayla 1 trilyon) denince bir durur düşünürdük. Havuzlu, geniş bahçeli dubleks villalar falan gelirdi aklımıza. Şu an kıytırık 2+1 evlere o paraları istiyorlar. 600 bin-700 bin tl'lere ev mev kalmadı. 400bin tl altına sıfır araç kalmadı. Eskiden ev alınan paralara, şu an sıfır araba alınamıyor.
Yazdığım diğer 6 mektubun konusu bir salgın hastalık ve onun yaşattığı tıbbi sorunlar üzerineydi. Bu mektup bir salgın hastalığın yarattığı ekonomik sorunlar üzerine oldu.
Bir sonraki mektubumda neler olacağını inanın ben de çok merak ediyorum.
Umarım ülkemiz ve dünya adına güzel gelişmeler olur.
Okuduğunuz için teşekkürler.
Esen kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi akıcı ve anlaşılır bir dille ifade etmeye özen gösteriniz. Küfür ve kötü söz kullanmayınız.