İşini bilen memuru da biz yetiştiriyoruz. Sorumlusu da bizim sistemimiz...



Aramızda daha önce emek sömürüsüne maruz kalmamış kimse var mı arkadaşlar?

Türkiye'de yaşadığımıza göre muhtemelen yoktur. Hepimiz o ya da bu şekilde böyle bir sorunla karşı karşıya kalıyoruz.

Peki emek sömürüsü tam olarak nedir?

Kayıt dışı istihtam, emeğin karşılığı olmayan ücretler, iş güvenliği önlemleri alınmadan çalışmaya zorlama vs.

Bu gibi durumların hepsi emek sömürüsüdür. Daha da artırılabilir. Ama benim bu aralar en çok takıldığım şey düşük ücretlere insanları mahkum ediyor olmaları. Ve bu insanlara da sanki bir lütufta bulunuyormuş gibi onlardan vefa beklemeleri.

Hiç düşündünüz mü devlet memurları neden daha rahattır? Neden her sene yüz binlerce insan memur olma hayaliyle sınavlara giriyor? Bunları iki gruba ayırıyorum. Birincisi daha önce özel sektörde çalışmamış olanlar, ikincisi de özel sektörden gelip memur olanlar. İlk grup hakkında bir şey diyemiyorum. İş disiplinini çalışacakları kurumda edineceklerdir. Ama ikinci gruptakiler, muhtemelen yıllarca emekleri sömürüldüğü, sürekli angarya yüklendiği, zam alamadığı, izin kullanamadığı için bunların acısını çıkarma, bu eziyetlerden kurtulma amacıyla memur oluyor/olmak istiyor.

Özel sektörde amiyane tabirle anası ağlamış olan çalışan, memur olup, aşırı bir durum olmadığı sürece işini kaybetme korkusu yaşamadan, özlük haklarını tastamam alarak, izinlerini kullanıp, maaşını zamanında ve emeğinin karşılığı kadar alarak rahat yaşamak istiyor. Tabi aynı zamanda işleri de yayma yoluna gidiyor. Devlette işler acele değildir siz de bilirsiniz. Kısacası, işsizliği (ölümü) gösterip, sıtmaya (düşük ücretle sömürülmeye) razı eden özel sektörden kaçıp kurtulan devlet memuru da, ölümden ve sıtmadan uzak olduğu için rahatlıyor.

İkisi de bizim için zararlı. Neden zararlı? Bu zihniyetteki devlet memurlarını da biz yetiştiriyoruz. Eğer devlet kadrolarında verim olmasını istiyorsak, önce özel sektörün düzeltilmesi gerekiyor. İş disiplini ve iş ahlakı kurumdan kuruma, şirketten şirkete değişmemesi gereken değerlerdir. 

Özel sektör veya kamu kurumu, ya da kamu iktisadi teşebbüsü bir şirket fark etmeksizin her yerde çalışan biz değil miyiz? Yani aynı ülkede yaşıyor, aynı havayı soluyor, aynı ulusa aidiyet hissediyor ve hizmet ediyoruz değil mi? O halde "işçi" isimli sınıf, kamuda çalışırken başka, özel sektörde çalışırken neden başka durumlara düşsün?

Hak dediğimiz şey birdir. Devlet nasıl ki tek bir asgari ücret belirleyip (çok berbat düzeyde ve hayatta kalmayı sağlamayacak miktarda olsa da) bu ücretten az ücretle kimseyi çalıştıramazsın diyorsa, haklar konusunda da aynı hassasiyeti göstermek zorundadır. Hoş buna rağmen işçisine asgari ücret yatırıp, bankamatik kartını kendisinde tutan ve sallıyorum 300 tlsini kendisi çeken ve işçisini 2000 tl'ye çalıştıran patronlar yok mu? Var. Gördüğümüz gibi asıl sorun bir şeyler belirlemek, sınırlar çizmek, haklar tanımlamak değil. 

Önemli olan BUNLARA SAHİP ÇIKMAK, TAKİP ETMEK, UYGULANMASINI DENETLEMEKTİR.

Okuduğunuz için teşekkürler.

Esen kalın.





Yorumlar

Popüler Yayınlar