Koronavirüs mektupları 5 | Sene sonu değerlendirmesi
Merhabalar,
bugün 12.12.2020 cumartesi.
Koronavirüs (covid-19) kavramı yaşamlarımıza gireli 1 sene neredeyse dolmak üzere. Hızlı ve ciddiyetle başlayan süreç, yaz döneminde sekteye uğradı ve ardından havaların tekrar soğumasıyla yeniden ciddiyete büründü. Peki neler oldu?
MASKE, MESAFE, TEMİZLİK
Haziran ayıyla birlikte yaşamımıza covid bağlantılı yeni bir kavram girdi.
YENİ NORMAL
Yeni normal, kelime anlamı gereği eskiye benzemeyen bir normali ifade ediyordu. Artık yaşamlarımızda maske, mesafe ve temizlik kuralları vardı. Kademeli olarak kapalı iş yerlerine açılma izni, sokağa çıkma yasağı olan 20 yaş altı 65 yaş üstüne serbestlik vs gibi durumlar hayata geçmeye başladı.
Başlangıçta belediye otobüslerinde alınmış olan koltuklara tek kişi oturma kuralı bir anda ortadan kalkmıştı. Herkes yan yana oturuyordu. Sürücülerin ayırıcı trimleri (şeffaf branda) rulo yapılıp tepeye kaldırılmıştı. Maske takmadığı için otobüse almadıkları yolcularla kavga eden otobüs sürücüleri kendileri maske takmaz olmuşlardı.
YAZ GELİRKEN...
Yaz sezonu başlıyordu. Ülkemizi pazarlama zamanıydı. Güvenli bir ülke olduğumuzu iddia ediyorduk dünya kamuoyunda. Böylece turizm ve otel sektörü patronlarının gönlü yapılmıştı. Kahvede yan yana oturup okey oynama izni olmayan insanlar, sihirli değnek dokunmuşçasına "güvenli tatil" yapabileceklerdi. Tabi kurallara uyarak.
Kısıtlamalar kademeli olarak ortadan kalktı. Berberler, kuaförler, kahvehaneler, kafeler, restoranlar birer birer açıldılar. Turizm canlansın diye öyle bir yaklaşım sergilendi ki insanlar (Ben dahil) artık hastalığın geçip gittiğine, sanki kurtulmuş olduğumuza inanır hale gelmiştik.
BİR PARANTEZ
Bu arada yazın bittiği günlerde aslında çok defalar dile getirilen, kanıtlar gösterilen ama sağlık bakanı Fahrettin Koca tarafından reddedilen "gerçek vaka sayısının daha fazla olduğu" iddiası, bizzat sağlık bakanı tarafından;
belirti göstermeyen ama testi pozitif çıkan vakaların günlük açıklanan tabloda yer almadığı
şeklindeki cümleyle itiraf edilecekti.. Günlük vaka sayıları 1500-2000 lerden bir anda 30.000 lere fırlayacaktı.
haber arşivi>>http://archive.today/2020.12.12-162120
Tabii bizler tüm ülke vatandaşları olarak rehavete kapılmıştık. Kalabalık toplantılar, partiler, kafe buluşmalar vs haberleri çokça yer almaya başlamıştı basında.
Aşı çalışmaları da bir yandan tüm hızıyla devam ediyordu.
YİNE KIŞ KAPIDA...
Kışın kapıya dayanması, turizm sektörünün ihtiyaçlarının bir nebze olsun karşılanmış! olması ve soğuk algınlıklarının baş göstermeye başlaması ile birlikte hükümetimiz de koronavirüsü tekrar hatırlamış oldu. Evet tekrar sert tedbirler alınması gerekiyordu. Yoğun bakım üniteleri neredeyse tamamen dolmuş durumdaydı.
Doktorların izinleri iptal ediliyor, istifaları yasaklanıyordu.
Kaynak:
Sağlık çalışanlarına istifa ve izin yasağıHenüz coronavirüs hastalığı meslek hastalığı kabul edilmedi. O sebeple doktorların bu hastalık kaynaklı ölümleri ya da gördükleri zarar hiçbir şekilde tazmin edilmiyor.
Şu ana kadar herhalde doktorlara tanıdığımız tek hak belediye otobüslerine bedava binmelerini sağlamak. İlginçtir kimlik göstermeye üşenen sağlık personeli, hastane giysileriyle toplu taşım araçlarına binmeye başladılar. Yani o kıyafet onun iş kıyafeti ve tüm gün o kıyafetlerle sağlık hizmeti verecek. Toplu taşım esnasında giysinin ne kadar steril kalacağı hep aklımı kurcalamıştır. Geçelim.
GÜNLÜK VAKA SAYISINA NE OLDU?
26 kasım tarihine kadar tabloda günlük vaka sayısı diye bir alan yoktu. Hasta sayısı alanı vardı ve 5bin 6bin arası geziniyordu. 26 kasım günü günlük vaka sayısı alanı eklendi. ve sayı 29.132 olarak açıklandı. Bu ülke için bir dönüm noktası kabul edilebilir. Günlük hasta sayısı içerisinde belirti göstermeyenleri saymıyorlarmış. Düşünsenize pozitifsiniz, bulaştırıyorsunuz ama belirti göstermiyorsunuz diye hasta kabul edilmiyorsunuz. Bunu dünyaya nasıl açıkladı yetkililer bilemiyorum.
12 aralık 2020 tarihindeki habere göre de Türkiye'deki mart ayından bugüne toplam vaka sayısı 1.748.567 olmuş. Başlangıçta günlük vaka sayısını düşük kabul etsek ve mesela ağustos ayından beri günlük vakanın da bugünkünden 10bin az yani 20bin olduğunu varsaysak, 4buçuk ayda (yani 135 gün) 20.000x135=2.700.000 olması gerekir. Mart ayından beri değil, ağustos ayından bile hesaplasak 2milyondan fazla vaka olması gerekiyor gibi görünüyor.
YASAKLAR YENİDEN
Sonuç olarak kasım ayı ile birlikte önlemler alınmaya başlandı. Önce yine işletmeleri kapatma kararı çıktı. ardından hafta sonları sadece saat 10-20 saatleri arasında sokağa çıkılabilir kararı geldi. Baktılar ki bu da saçma oldu bu kez cumartesi pazar günleri tamamen sokağa çıkmak yasak(10-17 arası markete gidilebilir, yemek sipariş edilebilir) hafta içi de saat 21 sonrası sokağa çıkmak yasak, sabah 5e kadar.
Evet hafta sonu yasağının ikincisini idrak etmekteyiz. İlki geçtiğimiz hafta uygulanmıştı.
Yasakların işe yaradığı dillendirilmeye başlandı. Vaka sayılarında %30 civarı azalmalar olduğu söyleniyor.
Çalışanlar için çok sıkıntılı bir dönemdeyiz. Hafta içi sadece işe gidip gelecek kadar dışarıda kalabiliyoruz. Cuma akşamı iş dönüşü eve kapanıyor, pazartesi tekrar işe gitmek için evlerimizden çıkabiliyoruz. Distopik bir roman gibi ama durum bu. Coronavirüs işe gidilen saatlerde, iş yerlerinde kimseye bulaşmıyor! Sadece aylak ve boş boş dışarı çıkarsanız corona oluyorsunuz.
Bu durum belki vakaları bir nebze azaltacak fakat işe gitmek zorunda olan insanların psikolojilerini derinden etkileyecek gibi duruyor. Hiçbir sosyal aktivite(oturup 1 bardak çay içmek dahil) yapılamıyor.
Hepimiz evlerimizdeyiz ama birbirimize ziyarete gitmek yasak.
Dünyada birkaç adet aşı geliştirildi/geliştiriliyor. Bir Türk aşısı üzerinde de çalışılıyor. Biz yakın zamanda çin aşısını temin ediyoruz (50 milyon doz) ve aralık bitmeden uygulanmaya başlayacak. Bakalım neler olacak.
Yeni bir yazıyla görüşmek üzere.
Esen kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi akıcı ve anlaşılır bir dille ifade etmeye özen gösteriniz. Küfür ve kötü söz kullanmayınız.